top of page

En Ünlü Ressamlar ve Tabloları

LEONARDO DA VINCI'NİN HAYATI: Floransalı Ressam ve Heykeltıraş




En büyük armağanlar, doğanın akışında, insan yaratıkları üzerindeki göksel etkilerle yağan sıklıkla görülür; ve bazen, doğaüstü bir biçimde, güzellik, zarafet ve yetenek tek bir kişide ölçüsüz bir şekilde birleşir, öyle ki böyle biri dikkatini neye çevirirse çevirsin, her eylemi o kadar tanrısaldır ki, diğer tüm insanları aşarak, kendisini Tanrı tarafından bahşedilen bir şey olarak açıkça bilinir hale getirir (olduğu gibi) ve insan sanatı tarafından edinilmemiştir. Bu, Leonardo da Vinci'de tüm insanlık tarafından görüldü; Vinci'de, hiçbir zaman yeterince övülmeyen bir beden güzelliğinin yanı sıra, tüm eylemlerinde sonsuz bir lütuf vardı; ve dehası o kadar büyüktü ve büyümesi o kadar büyüktü ki, aklını hangi zorluklara çevirirse çevirsin, onları kolaylıkla çözdü. Onda, el becerisine katılmış, her zaman kraliyet ve yüce gönüllü bir ruh ve cesarete sahip büyük bedensel güç vardı; ve adının şöhreti o kadar arttı ki, sadece yaşamı boyunca saygı görmedi, aynı zamanda ölümünden sonra gelecek nesiller arasında itibarı daha da arttı.



PABLO PİCASSO HAYATI -Tete dune Femme Lisant tablosu



1881 - 1973 Döneminde yaşamış olan ressamın Tete dune Femme Lisant tablosu




1881-1973 YILLARI İÇİNDE YAŞAYAN PABLO PİCASSO'NUN BİRBİRİNDEN DEĞERLİ ÇOK TABLOSU GÜNÜMÜZE KADAR ÜNÜNÜ KORUMUŞTUR.vE KORUYACAKTIR.DA..



25 Ekim 1881’de İspanya’nın güneyinde doğan Pablo Picasso, küçük yaşta sanata olan kabiliyeti ile öne çıkarak eğitimini bu yönde aldı. İsim olarak annesinin genç kızlık soyadını seçen ressam, dünyanın en ünlü ressamlarından Pablo Picasso olarak sanat tarihinde yer alıyo


Kendisi de ressam olan babasından yedi yaşında sanat dersleri almaya başlayan Picasso’nun yeteneği, kısa bir süre sonra fark edildi. İlk eseri, “Picador”u tamamladıktan dört yıl sonra, 13 yaşındayken Barselona Güzel Sanatlar Okulu’na kabul edildi. Paris’e taşındıktan kısa süre sonra yakaladığı ün ve başarı, Nisan 1973’te Mougins’de vefat edene kadar devam etti. Sanatçının tabloları hala en arzulanan eserler arasında yer alıyor



.SanatçıClaude MonetYıl1865-1866 )-Hayatı ve kırda öğle yemeği tablosu..


SanatçıClaude MonetYıl1865-1866TürTuval üzerine yağlı boyaBoyutlar418 cm × 150 cm (165 in × 59 in)KonumMusée d'Orsay, Paris


Claude Monet (14 Kasım 1840 - 5 Aralık 1926), Fransız empresyonist (izlenimci) ressam. Oscar-Claude Monet veya Claude Oscar Monet olarak da bilinir. İzlenimcilik terimi, Monet'nin İzlenim: Gün Doğumu adlı resminden gelmektedir. İzlenimcilik, modern resim sanatındaki ilk büyük devrimci harekettir. Monet, resimlerinde fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerde noktalarla istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık etkisini yaratmayı başarmıştır.


Sanat Hayatına Karikatürist Olarak Başladı


Claude Monet, resme olan yeteneğini okul yıllarında dersten sıkılıp öğretmenlerinin karikatürlerini yapmaya başladığında keşfetmişti. Öyle ki öğretmenlerinin karikatürleri, arkadaşları tarafından fazlasıyla beğenilip satın alınarak ödüllendirildi. Bu da Monet’nin hem okul hayatını terk edişine hem de ilk kazancını sağlamasına sebep oldu. Günde 4 saat için bile olsa okulun her zaman ona hapishane hissi verdiğini ve kendini hiç oraya ait hissetmediğini söyleyen ünlü ressam, geleceğine, babasını karşına alacak şekilde bir adım atmıştı. 1857 yılında başlayan karikatür macerası, ilerleyen yıllarda yakın arkadaşı olacak manzara ressamı Eugéne Boudin ile 1858 yılında tanışmasıyla son buldu.



Empresyonizm Akımının En Bilinen Ressamı


Monet ve aralarında Piere – Auguste Renoir’ın da bulunduğu ressam arkadaşları, 1874 yılında talep görmeyen eserlerin bulunduğu bir sergiye katıldılar. Bu sergide Monet’nin en fazla dikkat çeken eseri, büyüdüğü şehir olan Le Havre Limanı’nı resmettiği “İzlenim, Gündoğumu” resmiydi. Fakat ilgiyi çekme sebebi ünlü ressamın fırça darbeleri değil, ünlü eleştirmen Gautier tarafından, Daubigny’nin bir resmini eleştirirken kullanılan “izlenimci” kelimesini, eserinin adı olarak seçmesiydi. Ünlü ressam, sansasyon yaratmak için yaptığı bu hareket ile eleştirmenlerden aradığı tepkiyi aldı ve sanat eleştirmeni Jules – Antoine Castagnary “Onlar bir anlamda – izlenimci – dir, manzarayı değil, manzaranın kendilerine verdiği izlenimi resmediyorlar.” demesiyle kendisini empresyonizm akımının en bilinen ressamı olarak buldu.



Doğanın Sanatına Etkisi Monet geride bıraktığı 200’den fazla eser dışında, yaşadığı evlerde muhteşem bahçeler yaratacak kadar doğa aşığıydı. Resimleri de bu tutkusundan fazlasıyla etkilendi. Monet, “Ressam olmasaydım kesinlikle bahçıvan olurdum” diyerek doğaya ne kadar düşkün olduğunu kendi sözleri ile açıklar. Hatta daha da ileri giderek ‘Ressam olmayı çiçeklere borçluyum” der. Oldukça abartmasına rağmen haksız olduğunu da söyleyemeyiz. Hatta nilüferlere olan tutku derecesindeki resimleri, bu cümleleri doğrular vaziyettedir.



Giotto / Ağıt (Lamentation)

İtalya denince aklınıza neler gelir? Kültür ve sanat merkezi olan İtalya’nın sanat tarihine kattığı en büyük değerlerden birinin eseri hakkında konuşacağım bugün: Giotto di Bondone, Lemantation.


1267 yılında Floransa’da doğan İtalyan ressam ve mimar Giotto, çağının dışında resim teknikleri ve anlayışıyla “İtalyan resmine yenilik getiren sanatçı” olarak bilinir. Sanatta gerçekçiliğin popüler olmadığı dönemlerde, figürlere aktardığı gerçekçi ve doğal görünümler, onun peşinden getireceği yenilik akımının adeta sesleri konumundadır. Resimlerinde, nesnelere verdiği ağırlık ve kişilik kompozisyonlarıyla, İtalyan Rönesansı’na en çok katkıda bulunan sanatçıdır diyebiliriz Giotto için.


Giotto’nun sanat tarihine kattığı eserlerden en sevdiğim olan “Ağıt“tan (Lamentation) bahsetmek istiyorum. 1306 yılında Scrovegni Şapeli için resmettiği bu eserde Giotto, İsa’nın çarmıhtan alınıp mezara konulması arasında geçen zamanı tasvir etmiştir. Eserde, ana figür İsa’nın, çarmıhtan indirilmesi ve 4 kadın tarafından nazikçe yere dokundurulmadan tutulması göze çarpar. İsa’nın başını kolları arasına alan ve ağlamaklı bir şekilde İsa’ya bakan kadının, annesi Meryem ve kızıl saçlarıyla İsa’nın ayaklarını tutan kişinin ise Magdalalı Meryem olduğu düşünülmektedir. Çarmıha geriliş eserlerinin klasik figürlerinden olan Evanjelist Yahya, yani St. John the Evangelist, ellerini açarak haykırış pozisyonunda acısını belirtirken aslında dönemde pek de rastlanmayan bir duruşa sahiptir.



Édouard Manet VE 1863 tarihli “Kırda Öğle Yemeği” eseri..


Édouard Manet (İngiltere: /ˈ m æ n eɪ/, ABD: /m æ ˈ n eɪ, m ə ˈ-/;[1][2] Fransızca: [edwaʁ manɛ]; 23 Ocak 1832 – 30 Nisan 1883), Fransız modernist ressam. Modern yaşamı resmeden ilk 19. yüzyıl sanatçılarından biriydi ve Realizm'den Empresyonizm'e geçişte önemli bir figürdü.

Güçlü siyasi bağlantıları olan üst sınıf bir ailede doğan Manet, başlangıçta kendisi için öngörülen denizcilik kariyerini reddetti; resim dünyasına daldı. İlk başyapıtları olan Kırda Öğle Yemeği (Le déjeuner sur l'herbe) ve Olympia, her ikisi de 1863, büyük tartışmalara neden oldu ve Empresyonizm'i yaratacak genç ressamlar için toplanma noktaları olarak hizmet etti. Bugün, bunlar modern sanatın başlangıcını işaret eden havza resimleri olarak kabul edilir. Manet'nin hayatının son 20 yılı, zamanın diğer büyük sanatçılarıyla bağlar kurduğunu gördü; yenilikçi olarak müjdelenecek ve gelecekteki ressamlar için büyük bir etki yaratacak kendi basit ve doğrudan tarzını geliştirdi.



Édouard Manet, 1863 tarihli “Kırda Öğle Yemeği” eseriyle Paris’in ünlü Salon sergisine katılmak istemiş ama resim Salon jürisi tarafında reddedilmişti. O yıl başvuruların ancak yarısı kabul edilmişti. III. Napolyon’un reddedilen bütün resimlerin sergilenmesini emretmesi ile “Reddedilenler Salonu” (Salon des Refusés) açılmış ve “Kırda Öğle Yemeği” burada sergilenmişti.




Kırda Öğle Yemeği, 1863, Tuval üzerine yağlı boya, 208 x 264.5 cm, Musée d’Orsay, Paris, Fransa.

Manet’nin çocukluk ve gençlik arkadaşı Antonin Proust resmin fikrinin Paris’te Argenteuil'de açık havada ortaya çıktığından bahsetmiştir. Manet, Sen nehrinin kıyısında otururken nehirde yıkananları izlemeye dalmıştır. Sonrasında Proust’a dönerek "Görünüşe göre bir nü yapmalıyım. Evet, mutlaka bir tane yapacağım." der. Hemen ardından Louvre'da kopya ettiği ve Giorgione'ye atfedilen “Kır Konseri” tablosunu hatırlayarak şunları söyler: “Öğrencilik yıllarında Giorgione’nin kadınını, hani şu müzisyenlerle olanı kopyalamıştım. Bu oldukça koyu bir resimdir. Arka plan solmuş. Bu resmi tekrar yapacağım ve yaparken de o atmosferin geçirgenliğiyle birlikte şurada gördüğün figürleri çizeceğim”. Giorgione'ye atfedilen “Kır Konseri”nde ünlü Rönesans ustası çağının kıyafetini giymiş insanlarla çıplakları kaynaştırırken Manet bu resimde kahramanlarına modern elbiseler giydirmiştir. Aynı zamanda Giorgione'nin diğer bir resmi “Fırtına”nın da bu resim üzerinde etkisi olduğu söylenmiştir. İki resim arasında kompozisyon benzerlikleri vardı. Giorgione, giyinik erkek ile yarı nü kadın arasında bir zıtlık yaratmıştı. Diğer yandan Marcantonio Raimondi’nin Raffaello’dan kopya ettiği “Paris’in Yargılanması” adlı gravüründen de izler görülüyordu. Bu gravür Manet’nin esin kaynağı üç figürü açıkça gösteriyordu.

Manet bu resimde ormanın açıklık bir yerinde kır yemeği yiyen kentli iki adamın yanında oturan çıplak bir kadını betimlemişti. Uzakta yarı çıplak başka bir kadın da derede yıkanıyordu. Tablo kısa sürede bir skandal yaratmıştı. Modern giyimli iki erkekle çimlere oturmuş çıplak bir kadın betimlemesi ahlağa aykırı bulunmuştu. Bu tablo Parisli adamları gerçek halleriyle gösteriyordu. Klasik geleneksel biçimde giydirilmemişlerdi ve Manet gerçek insanları modern bir dünyada resmederek geleneklere karşı gelmişti.

İzleyicinin gözlerinin içine bakan çıplak kadın Manet’in 1862’de tanıştığı profesyonel model Victorine Meurent idi. Victorine, Manet’in en gözde modeliydi ve birçok resminin konusu olmuştu. Resmin hazırlık çalışmalarında kadın figürü kızıl saçlıyken son halinde kahverengi olmuştu. Sağdaki erkek figür için Manet’nin erkek kardeşi Eugene Manet ve ortadaki erkek figür için Manet’nin eşi Suzanne Leenhoff’un erkek kardeşi Ferdinand Leenhoff modellik yapmıştı.

Manet aynı zamanda çok iyi bir natürmort ressamıydı. Burada da ön planda parlak mavi gölgeleriyle sarı ve kırmızı tonları figürlerin tonlarıyla yarışan bir natürmort resmetmişti. Victorine'ın çimlere gelişi güzel atılmış giysileri, kır yemeğinden arta kalan meyveler ve bir ekmekle şişeye karışmıştı. Tablo’nun ön planı parlak yeşil, arka planı ise güneş ışığıyla parlıyordu. Resmin temel özelliği canlı renklerin kullanılmış olmasıydı. Böyle ışık tesiri veren canlı yeşilleri, adeta resmi ormanda, yani yerinde yapılmış hissettiriyordu. Tuşların serbestçe sürülmüş olması, fırça izlerinin sanki resim tabiat ortasında yapılmış tesiri vermesiydi. Bu iki özellik yani resimde güneş ışığının renkleri parlak gösteren tesirine yer vermesi ve fırça vuruşlarını olduğu gibi bırakması izlenimciler tarafından benimsenen bir çalışma biçimi olacaktı. Manet bu resmi açık havada çalışmamıştı ama geleceğin izlenimcilerini şaşırtan ve onları açık havada çalışmaya iten tablo “Kırda Öğle Yemeği” olmuştu.






33 görüntüleme0 yorum

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page